internetin hayatımıza girdiği günlerden beri işlevi her geçen gün değişiyor. Yazının ve ateşin kullanımı için, insanlık tarihindeki dönüm noktaları diyebiliyorsak, bilgisayar tarihini baz alırsak da, internetin kullanımıda aynı durum diyebiliriz. İnternet, ilk zamanlarda sadece çok kısıtlı imkanlarla, çok önemli mesajları iletmek için, bir nevi bilgisayarların Mors Alfabesi konumundayken, daha sonraları bankalar ve kurumlar ve nihayetinde bireyler tarafından yoklugu düşünelemez bir kavram haline geldi. İnternet’i sadece haberleşmek içinmi kullanıyoruz ? mantıken evet fakat pratikde hayır diyebiliriz. Artık kitap okumaktan, oyun modellemeleri tasarlamaya, iş konferanslarından mimarlık projeleri oluşturmaya kadar bir çok alanda interneti kullanıyoruz. İnternet demek, kimileri içinde sosyal medya demek. Ve sosyal medya da ,tıpkı internet gibi sürekli bir değişim içinde. Acaba bu değişimler nereye dogru gidiyor, hiç düşündükmü acaba ?
İnternet hemen hemen hepimizin, yaşlısı genci, zengini yoksulu dinlemeden, günümüzde sürekli olarak kullandıgımız bir kavram. internet ile hayatımıza giren o kadar çok terim oldu ki, burada listesini yazmaya kalksak, en az bu yazı kadar bir liste çıkarabiliriz. Çevrimiçi, Fenomen, Hashtag gibi kelimeler, muhtemelen 9-10 sene önce bize söylense, bizim için hiçbir şey ifade etmeyen kelimelerken, şuan bu tip terimlerin anlamını gayet iyi biliyoruz. Sosyal medyanın bu ilerleyişi ve değişimi, alışkanlıklarımızı ve tüketim niteliklerimizide değiştiriyor. Artık gazeteleri internetten okuyabiliyor, hatta geçmişin en önemli haber servisleri olan saat başı haberler yada radyo haberleri gibi kavramları hala kullanmakla birlikte, sözkonusu haberlere anlık olarak sosyal medyadan ve sosyal medya üzerinde haber yapan kurumlardan ögrenebiliyoruz. Zaman içinde internetin niteliginin değişmesi, şüphesiz internet hızının değişmesiyle dogru orantılı. Çevirmeli hat bağlantılarından, günümüzün 4gb internet hızına sahip dönem içerisinde internette çok şey değişti. IRC, ICQ gibi mesajlaşma platformlarından, bugün 4k çözünürlüklü sanal konferanslar düzenlenmeye kadar, hem iletişimde, hemde internet alışkanlıklarında “değişmeyen tek şey değişiminin kendisidir” öngörüsü resmen gerçekleşmiş gibi bir hal aldı diyebiliriz. Bu değişimlerde özel bir nokta olan video ise, belkide en dikkat çeken element olarak göze çarpıyor ve işte tamda burada YouTube devreye giriyor.
Kültür Alışkanlıklarımız Değişiyormu
YouTube zamanımızın en büyük video platformu ve muhtemelende ileri ki zamanlarda da öyle olacak gibi. YouTube, kimileri için meslek, kimileri için eğlence sitesi, kimileri içinde bilgi edinme kaynagı. Fakat kimin için ne ifade ederse etsin hayatımıza değişiklik kazandırdıgı bir gerçek. Bu açıdan, YouTube için olumlu ve olumsuz bir takım yorumlar bulunuyor. Olumsuz yorumların başında, kişiyi tembellige itmesi, bir nevi robotlaştırdıgı, hayattan izole ettiği eleştirileri var. Biraz daha açarsak; Bir kitap yazmak, muhtemelen içerdiği bilgi birikimi, yazma evresi derken birkaç seneyi bulabiliyor. Buna ragmen ulaştıgı kişi sayısı, bir başka bireyin bir haftada hazırladıgı videonun ulaştıgı kişi sayısının yanında oldukça az kalması, günümüzde sık rastlanan bir durum. Çünkü bir tıkla videoya ulaşmak daha kolay fakat bu durum dogru ve sağlıklımı ? Uzmanlar video izleme sürecinin kitap okuma alışkanlıgını azalttıgını, dolayısıyla bireyi düşünmekten uzak, sadece tüketen bireyler haline getirdiğini, dolayısıyla ortada bir kültür yozlaşması sürecinin yaşandıgını söz birligi etmişlerçesine açıklamalarında sık sık paylaşıyorlar.
Üretmiyor sadece tüketiyoruz. Video izliyor ve onlardan etkileniyoruz. Teknoloji ve interneti, hayat standartlarımızı yükseltmek, bilgiye erişimi daha kolay hale getirmek yerine sadece izliyoruz ve onlara bağımlı kalıyoruz. Bunlar hep gelişen teknolojinin dezavantajları ve eleştirilen yanları. Alışkanlıklarımızın değişmesi normal bir durum sayılabilir. Artık alışveriş yapacagımız zaman YouTube’dan araştırıyoruz mesela yada izlemek istediğimiz bir belgesel oldugunda ön izlemesini YouTube’dan yapabiliyoruz, haber izlemek istediğimiz de tek yapmak gereken YouTube’da ufak bir araştırma yapmak. Bu pozitif sayılabilicek yanların yanı sıra, her renkli görünen kavramın sağlıklı olmayabilicegi kriteride karşımıza çıkmakta ve çogu zaman bunlara dikkat etmemekdeyiz. Artık YouTube’da video yayınlamak isteyenlerin sayısı, kitap yazmak isteyenlerin sayısından çok daha fazla. Durum böyle olunca, üretim ve tüketim kültürümüz ciddi anlamda bir değişime gitmekte.
Bize göre, bu karmaşanın çözümü bilinçlilik ile mümkün. Bilinçli tüketim, bizi çagın olanaklarından geri bırakmayacagı gibi, kültür yozlaşması dediğimiz kavramdanda uzak tutacak. Böylelikle elindeki bütün olanakları sağlıklı şekilde değerlendiren bireyler olarak, hayatı daha dolu dolu yaşamak mümkün olacaktır.
Leave A Comment