Sayfa İçeriği
Artık günümüzde sosyal medya kavramının olmazsa olmaz kavramlardan biri oldugunu yadsıyamayız. Bu yazı dizimizde ise sosyal medyayı, ticareti ve reklam konularını açıklamaya ve ufkunuzu yükseltemeye yönelik bilgiler vermeye çalışacagız. Zira netice itibariyle bir alan hakkında ne kadar bilgi sahibi olursanız, o kadar hakimiyet kurarsınız ve ne kadar hakimiyet kurarsanız o kadar başarılı olursunuz. Şayet sosyal medyada amacınız sadece kendini ifade etmenin yanında ticari emeller de taşıyorsa, başarı kıstası size ekomonik anlamda da çok şey ifade eder. Ve atacağınız her doğru adım sizi gereksiz zahmet ve masraftan kurtaracaktır.
Sosyal Medya Ve Alışkanlıklar
Zaman değiştikçe alışkanlıklarımızda değişiyor. Çok değil 15-20 sene kadar önce, tek bilgi edinme kaynagımız ansiklopediler ve gazeteler gibi matbaaa ürünleriyle, ulaşması hatırı sayılır bir zahmet içermekteyken, artık bilgiye ulaşmamız saniyeler sürüyor. Sosyallik iletişim demektir. Birden fazla bireyin birbirleriyle etkileşim hali olmasıdır. Bu kişisel yada ticari olabilir. Zaman içerisinde yaşam tarzının ve teknolojinin, dolayısıyla hayatın, alışkanlıklarımızın değişmesiyle birlikte sosyallik temeli aynı amacı gütse de, kullanım açısından sürekli değişir. Eskiden köy kahveleriyle toplanırken şimdi Facebook paylaşımlarıyla fikirlerimizi tartışmamız, bu duruma pratik basit bir örnek olarak gösterebiliriz mesela. Bu durumun bizi daha duyarsız yada duygusuzlaştırdıgını, herşeyin sanallaştırdığı fikri tartışılabilir hatta günümüzde sıkça tartışılan bir konu olsa da, şu noktayı unutmamalıyız. Kendi görüşümüz olabilir fakat kendi gerçeğimiz olmaz. Durum böyleyken artık sosyal medya dediğimiz oluşumun, gün geçtikçe alışkanlıklarımızı değiştirdiği ve sosyal medya kavramının kendisininde değiştiği bir gerçektir.
İnternet kavramı 1970 lerde hayatımıza girdi. Hatırlarsanız siyah bir ekranda yeşil sayılar ve yazılar internet kavramının ilk görselleri olarak hafızamıza işlemiştir. İlk olarak büyük bankalar ve şirketlerin bünyesinde değerlendirilen internet, daha işlevsel olması ve daha çok insan kullanımına hizmet etmesi açısından en üzerine düşülen teknoloji oldu. Artık kullandıgımız donanımların hızları yükselirken boyutları küçüldü. Artık hayatımızın her alanında kullandığımız vazgeçilmez bir olgu haline geldi. Yemek sipariş etmekten, bilimsel makalelerin yayınlanmasına kadar bir çok alanda bize hizmet etmekte ve birbirimizle iletişim kurmamızı maksimum hale getirme çıtasını, mektupla 15 günlük süreçlerden, uydu sinyalleri aracılıgıyla saniyenin onda biri bir hızına düşürmüştür. Bu internet kullanımının ivmesi 1990’larda patladı dersek yanlış bilgi vermiş olmayız. Açılan web siteleri ve portallar, derken internetin yapabilicekleri keşfedildikçe, buna olan ilgi ve önem paralel olarak arttı. Halada günümüzde gelişmekte olan bu teknolojiyle yapılabiliceklerin sınırları zorlanmakta fakat bizi ilgilendiren ve ana konumuzun içeriğini oluşturan kısmı olan sosyal medya bölümü de, gene aynı 90’ların sonu itibariyle hayatımızda kaçınılmaz olarak yerini aldı. Bugünkü haliyle pat diye bu şeklini almadı tabiki. Kendiside süreçlerden geçti. Bu süreçlerin değişmesi ve gelişmesi sadece internet ve onu kullanan platformların gelişmesiyle değil, buna bağlı olarak donanımlarla da alakalı diye düşünmemiz doğru olur. Zira insanoğlunun en büyük devrimsel icadı olan ” yazı “, bugünde sosyal medyanın ana teması olsa bile, buna görsel ve işitsel gelişmelerle ilerleme sürecini devam ettirmesi, hala bugün dahi sosyal medya adına ilerlenicek yollar oldugunu bize göstermektedir.
Sosyal medya tek bir kültüre, coğrafyaya, dile, eğitim sınıfına, sosyal statüye, yaş grubuna yada kitleye ait bir oluşum değil, global bir sosyallik kavramını ifade eder. Yani sosyal medya dünyasına ait olmanız için her hangi bir sınıfa ait olmanıza gerek yok. Tam tersi sosyal medya kullanıcıları, bireysel olarak kendilerini ifade ederek bir sosyal medya sınıfına dahil olurlar. Tabiki bu ifadededen sosyal medyanın bu dünyadan ayrı, farklı bir üyelik grubu oldugu fikri oluşmamalı. İnternet ortamında birilerinin ulaşabilecegi her hangi bir içerik, yazı, video, müzik daha dogrusu kendinizi ifade ettiğiniz herhangi bir konuda, her hangi bir içerik paylaştıgınız noktadan itibaren sizde sosyal medya dünyasına giriş yapmış ve onun bir parçası haline gelmiş olursunuz. İlk mesajlaşma porgramlarını bir hatırlayın. İcq ilk aklınıza gelen olabilir mesela. Burda amaç, karşınızdaki kişiyle iletişim kurmak, onunla fikirlerinizi, düşüncelerinizi özetle iletmek istediğiniz herşeyi paylaşmak olan yazılı iletişim platformunu baz alalım. Biraz daha ileriye gidip MSN Messenger’ı düşünelim şimdide. Burada sadece yazı degil, resimleri hatta videolarımızı da paylaşabiliyorduk hatırlarsanız. İşte bu örneklerden yola çıkıp karşınızda tek bir şahıs degil, paylaştıklarınızın tüm dünyaya açık yada iletmek istediğiniz belli bir kitleye hitap ettiğini düşünün. İşte sosyal medya tam olarak budur.
Sosyal medya kavramını en çok hayata geçiren, hatta belkide diger mecralarada sıçratan, bir çok yeni fikir ve yeniliğin öncüsü olmuş, hala günümüzde de aktif olarak en çok kullanılan platformlardan biri olan Facebook’u sosyal medyanın başlangıç noktlarından biri olarak saymamız yanlış olmaz. Şimdi bu başlangıç noktasına ve yayılmasına, genel sosyal medya kavramının gücünü ve nereden nerelere ulaşabilicegine dair konunun anlaşılmasına yönelik bilgilerimizi bir tazeleyelim.
Bu yazı olmasa dahi hepimizin birer Facebook kullanıcısı oldugunu tahmin ediyorum. Hepimiz onu nasıl kullanıcagımızı, olan güncellemeleri nasıl uygulayacagımızı artık bir refleksel şekilde biliyoruz. Ki bu yazımızın başında belirtmiş oldugumuz alışkanlıklarımızın nasıl değiştigine dikkatinizi çekmek istememizin bir örneği olarak kabul edebilirsiniz.
Facebook, insanların başka insanlarla iletişim kurmasını ve bilgi alışverişi yapmasını ilk amaç olarak belirlemiş, dolayısıyla temelini buna göre atmış, her geçen gün kullanım platformları artan bir sosyal ağdır. Facebook, bundan tam 13 sene önce, 2004 yılında dünyaya geldi. İlk fikir aşamasında aslında bir çogumuzun bilmediği üzere, amacı aslında bugünküne yakın olsa da, basit bir okul içi iletişim platformu olmaktı. 4 Şubat 2004 tarihinde, Harvard Üniversitesi 2006 devresi öğrencisi Mark Zuckerberg tarafından kurulan Facebook, aslında sadece Mark Zuckerberg’in okul içi iletişimi için kurduğu bir platformdu. Zuckerberg’in asıl hedefi, Columbia Üniversitesi başta olmak üzere çeşitli Amerikan üniversitelerindeki öğrenciler arasındaki bağlantıyı güçlendirmekti. Başlangıç olarak ilk defa okudugu Harvard universite’sinde aktif hale getirdi. Yani Facebook’ a (ki o zamanlarki adı The Facebook şeklinde oldugunuda not olarak belirtelim ) sadece Harvard kayıtlı ögrenciler kayıt olabiliyordu. Ama yazılım o kadar başarılı oldu ve tuttu ki, zamanla Zuckerberg’in hedefine ve bekletisine uygun olarak diger okullara da yansıdı. Projenin ilerlemesini göz önünde bulundurması ve hızlı yayılışından yola çıkarak, yazılımın daha fazla kişiye ulaşabileceğini düşünmüş olmalı ki, hedefine sadece belirlediği belli başlı universiteleri degil, diger mevcut üniversiteleri de, zekice bir adım yaparak dahil eden Mark Zuckerberg, daha sonra Boston’uda sistemine kayıt olabilir hale getirdi. Ve çok değil iki ay içerisinde de Ivy Ligi okullarının tamamını artık Facebook’a katılabilir hale geldi. Sonrasında bu yükseliş o derece ivme kazandı ki, bir sene içinde Amerika Birleşik Devletleri içindeki bütün üniversiteler Facebook’a kayıtlıydı.Bu süreçte, 2004 Nisan ayında Zuckerberg, Dustin Moskovitz ve Eduardo Saverin ile beraber TheFacebookLLC adı altında kurulan şirketle Facebook’a kurumsal bir kimlik kazandırmış ve Peter Thiel tarafından Haziran 2004 tarihinde facebook’a 500.000 Amerikan Doları yatırım yapılmasıyla ciddi bir potansiyel haline gelmiştir. Okullar arası elde ettiği populerlik başarısı sadece kampüslerle sınırlı kalmadı. Projesindeki büyümeyi farkeden Mark Zuckerberg, zamanla liseleri ve bazı büyük şirketleride sistemine giriş yapabilir hale getirdi. Bu noktada ufak bir detayı belirtmekte fayda var. Yapı itibariyle bir okul projesi olan Facebook’a üyeler, önceleri sadece söz konusu okulun e-posta adresiyle (.edu, .ac.uk, vb.) üye olabiliyordu. Bu zaman içersinde Mark Zuckerberg sadece iletişimi değil, finansman, medya gibi noktalara odaklanılarak Facebook’un güçlendirilmesi amaçladı. Bunu Mayıs 2005 tarihinde Accel Partners tarafından yapılan 13 Milyon Dolarlık yatırımın izlemesiyle iyice kitlesini ve bilinirliğini büyüttü. Fakat her ne kadar sosyal bir yapısı olsada bu bir okul projesiydi. Asıl büyümesini ise bu projenin başındaki okul sınırlamasını kaldırdıktan sonra gerçekleştirdi. Bu okul süreci tam iki sene sürdü. Yani iki sene içinde Amerika Birleşik devletleri içindeki ögrenci kesimin büyük çogunlugu Facebook’dan haberdar ve aktif olarak zaten kullanıyordu.
Asıl patlama noktası ise 11 eylül 2006 tarihinde yaşandı. Çünkü bu tarihte projenin başındaki okul kıstası kalktı ve Facebook tüm e-posta adreslerine bazı yaş sınırlandırmalarıyla açıldı. Yani kullanıcılar diledikleri ağlara; liseleri, çalışma yerleri ya da yaşadığı yerler itibarıyla katılım gösterebildiler. Eylüldeki kırılmanın öncesinde, 2006 yılından itibaren son güncellemeleriyle birlikte global hale gelip bugünkü kullandıgımız Facebook’un ilk ana hatları belirlendi. Çok degil biriki sene içinde de, ülkemiz de dahil tüm dünyada kullanılan bir uygulama haline geldi.
Alexa istatistiklerine göre Facebook, 31 Ağustos 2014 itibarıyla dünyanın en fazla ziyaret edilen 2. sitesidir. Bunun yanı sıra; Mısır’ın en fazla ziyaret edilen sitesi, Amerika Birleşik Devletleri, Avustralya, Türkiye, Panama ve Norveç’in 2. en fazla ziyaret edilen sitesi, Kanada, Güney Afrika, Birleşik Krallık ve İsveç’in 3. en fazla ziyaret edilen sitesi, 2012 yılı itibarıyla da, dünya çapında en çok ziyaret edilen sitesi olarak sosyal medya kavramımızın olmazsa olmaz demirbaşlarından biri oldugunu iddia etsek sanırım yanılmış olmayız. Adını “paper facebooks” isimli Amerikan üniversitelerindeki okulların öğrencilerine, öğretmenlerine ve çalışanlarına doldurttuğu, onları tanıtan bir formdan alan Facebook’un şu anda 50 milyar 350 milyon kullanıcısı bulunması bilgisini ise bu iddiamızı güçlendirmek adına bir bilgi olarak vermek yeterli olur sanıyoruz.
Facebook Ve Ticaret
Günümüz sosyal medya platformlarının arasında ücretli olanları da mevcut olsa da, çogu ücretsiz olmasının yanı sıra (unutmayın ki sosyal medya platformlarının başlıca hedefi insanları bir araya getirmektir ve bunuda olabilicek en pratik yolla gerçekleştirmeyi amaçlar ) bu platformların en büyüklerinden sayılabilicek Facebook, hepimizin bildiği üzere ücretsiz ve ana sayfasında altını özellikle çizdiği üzere daima ücretsiz olarak kalacaktır. Yani sosyal medya dünyasına Facebook üzerinden başlayacak isek (ki bu genel bu verdiğimiz verilere göre düşünürsek doğru bir başlangıç olur ) her hangi bir giderimiz olmayacak. Sosyal medya platformlarında ana etken, konumuzun belkide en önemli noktasını oluşturucak şekilde söylemek gerekirse sizsiniz. Bu platformlar size bir ekstra katmaz. Hem Facebook, hemde diger sosyal medya platformları sadece sizi, kendinizi ne kadar rahat pratik ve doğru ifade edebilmeniz amacını taşırlar. Bununla birlikte, konuyu sadece ifade çeşidi degil, ticari açıdan değerlendirirsek, Facebook ve dolaylı olarak siz, gelirinizi, logo reklamlarından, afişlerden ve sponsorluk gruplarından kazanırsınız. Bu kadar geniş bir sosyal ağ, reklamcılık için mükemmel bir ortamdır. Eğer konumunuz kendini ifade etmekten öte ticaretini yaptıgınız yada ulaştırmaya çalıştıgınız bir platform var ise Facebook algoritması sizi hedef kitlenize dogrudan ve kayıpsız olarak ulaştırmak üzerine oluşturulmuş ve bunu her geçen gün geliştirme anlayışı üzerine inşa etmiştir.
Normalde şayet ticari olarak baktıgınızda Facebook’ta reklam yayınlamak için ne yapabilirim ? şeklinde aklınızda bir soru işareti oluştugu takdirde, Facebook’un hem genel kullanım, hemde bu tarz soru işaretleriniz için geniş bir yardım, destek uniteleri mevcut. Sosyal medya platformalarının pratikliği açısından en önemli noktanın ulaşılabilir ve rahat kullanılabilir olması gerektiğinin yanı sıra, birde anlaşılabilir olması gerektiğini ekleyebiliriz aslında. Bu açıdan takıldıgınız herhangi bir noktada yardım-destek sayfalarını ziaret edebilir, hatta soru sormak amacıyla mesaj atabilirsiniz. Bu destek bölümleri tamamen sizi sistemi dogru kullanmanızı, anlaşılır hale getirmek amacıyla mevcutturlar. Konumuza dönersek Facebook’ta reklamlarımı nasıl yayınlayabilirim ? sorusunun cevabı basit. Fakat buna geçmeden, ufak bir uyarı yapmakta fayda var. Facebook sistemi reklamlarınızı en dogru kitleye ulaştırmakla sorumludur. Neticede bu reklamlar sizin gelirinizi dogrudan etkileyen ve bu adımında size gider olarak yansıyan kavram. Facebook olayın sistemsel kısmında sorumluluk üstlense de, reklamlarınızın içeriğinden doğal olarak siz sorumlusunuz. Demek istediğimiz Facebook reklamlarınızı daha güzel göstermez. Sizin güzel ve ilgi çekici reklamlarınızı tüketiciye ulaştırır. Bu noktayı da belirttikten sonra, ilk adım olarak reklamlarınızı oluşturmak için www.facebook.com/ads/manage bağlantısına gitmeniz ve önergeleri takip etmeniz yeterli olacaktır. Tanıtımını yapmak istediğiniz sayfayı seçmek, ”Ne yapmak istiyorsunuz?” başlığının altındaki seçenekleri seçmek gibi yönergeler size reklamını yaptıgınız kavramın doğru yansıtılması konusunda yardımcı olacaktır. Bununla birlikte sadece ürün degil tamamen kişisel olarak bire bir kendinizin de reklamını yapabilirsiniz. Bu ilk bakışta kulağa saçma gelse de, olaya mantıksal şekilde baktıgınızda aslında bununda bir reklam stratejisi oldugunu farkedeceksiniz. Şöyleki, Facebook sosyal medya platformu olduguna ve bu sosyal platformdaki başarınızın ne kadar çok kişiye ulaştıgınıza baglı oldugunu düşünürsek ilk adım olarak, standart kullanım itibariyle Facebook arkadaşlık sistemine bağlı olduguna göre, ilk başta sosyal çevremizi yükseltmenin, ulaşabilicegimiz kişi sayısını artıracagını, dolayısıyla yaptıgımız her paylaşımının daha çok görülecegi ( hatta paylaşılacagı), haliyle bununda ileri ki reklam adımlarımız için avantaj olacagı unutulmamalıdır. Standart olarak arkadaşlık sistemini baz alsada, Facebook site içi sosyallik kavramına ürün sayfaları kurmak (ticari bir hareketiniz söz konusu ise sizde bu sayfalardan birini kuracaksınız ), belli bir konu üzerinde grup sayfaları oluşturmak gibi tüm dünyaya açık sosyal medya sayfalarını sistemine dahil etmiştir. Bütün bu sosyal medya sayfalarının ortak noktası, beslenmesini şahıslardan almasıdır. Konuyu toparlarsak Facebook platformumuzda ne kadar çok kişi sayısı varsa, o kadar şu veya bu şekilde çok yayılma sözkonusudur.
CPC Ve CPM İle Tanışalım
Eğer ilk çıkış noktanız bu şekilde ilerleme kaydetmek ise ve hali hazırda interaktif etkileşim kurdugunuz kişi sayısı az ise, sayfa gönderilerinizin tanıtımını yapmak sizin için ideal bir başlangıç olabilir. Belirledğiniz bir gönderinin tanıtımını yaparak, erişiminizi ve gönderinizin Haber Kaynağı’nda daha başlarda çıkma şansını artırmak suretiyle, etkileşim kurdugunuz kişi sayınızı artırmanız mümkün fakat bu noktadada yapacagınız her yanlış adım sizi zaman ve para kaybına yol açmasına sebebiyet verebilir. Daha dogrusu beklediğiniz geri dönüşümü alamabilirsiniz. Bu noktada henüz reklamın yayınlanma aşamasında, tüm kreatif ve fiyat teklifi seçeneklerini incelemeniz yararınıza olucaktır. Bu noktada CPM ve CPC kavramlarıyla tanışırsınız.
CPC ve CPM arasındaki fark nedir? şeklinde ilk aklınıza gelen soru işaretini yanıtlayalım. CPM Facebook’ta 1000 gösterim başına düşen reklam ücreti demektir. Yani insanlar Facebook’ta reklamınızı gördükçe reklam bütçenizden ödeme alınır. Bu ilk başta Facebook’ta çok yüksek bir gösterim potansiyeli oldugunu düşünürsek, eyvah hemen reklamlarım bitecek anlamına gelmesin. Zira reklamınızı oluşturduğunuzda, gösterimleriniz gelişmiş Facebook algoritması tarafından optimize edilir. Yani reklamınız ulaşmasını istediğiniz kitleye ulaştırılması adına gerekenler ayarlamaları gerçekleşirir. Tabiri caizse hedefi on ikiden vurma olayı gerçekleştirilerek, reklam bütçenizin boşa gitmemesi sağlanır. Örneğin sağlıkla ilgili bir reklam vermişseniz, muhasabeyle ilgilenen kişilerin anasayfasında gözükmeyecektir. Aynı durum sadece kişisel tanıtımlarınız için degil, mevcut bir sayfanızın reklamı söz konusu ise onun içinde geçerlidir. Yani özetle amaç, reklamınız aracılıgıyla sayfanızın beğeni yüzdesini artırmak ise, sayfanızla alakalı kişilere gösterilerek, Facebook algoritmasına göre bunun sağlanmasına çalışılır. Bu reklamlar kişiye Haber Kaynağı’nda, Mobil Haber Kaynağı’nda veya sağ sütun reklamı olarak ilk kez sunulduğunda bu bir gösterim kabul edilir ve sizden ödeme alınır. Ödeme giderleri konusunda örnek vermek gerekirse CPM’niz 1 TL ise, reklamınızın her 1.000 gösterimi için 1 TL ücret ödersiniz. Markanızın veya sayfanızın bilinirliğini artırmak adına CPM işletmeniz için gayet iyi bir seçenektir.
CPC ise CPM den farklı olarak gösterim degil tıklanma esasına göre çalışır. Yani reklamınızı oluşturup yayınladığınızı farzedelim. Birinin reklamınıza veya sponsorlu haberinize her tıklaması reklam bütçenizden eksilir. CPM’den diğer farkı ise onun gibi 1000 sayısı olarak belli bir kıstası yoktur. Daha dogrusu her ikisinde de, genellikle ” ne kadar çok reklam o kadar çok gider ” mantıgı olsa da, genel tanım olarak yoktur diyebiliriz. Yani herşey manuel olarak işler. Manuel olarak bir teklif verirsiniz ve teklifiniz, bağlantı tıklaması başına ödemek istediğiniz maksimum tutar olarak belirlenir. Örneğin, teklifinizi 1 TL olarak belirlerseniz bağlantı tıklaması başına 1 TL’den fazlası reklam bütçenizden alınmaz. Hatta bazı durumlarda teklifinizden daha az harcama yapabilmeniz mümkün. Tıklama başına minimum teklif 0,01 $’ olarak verebilirsiniz ayrıca bu noktada şunu belirtmekte fayda var. Teklif konusunda fazla tecrübeniz yada fikriniz olmadıgı takdirde, Facebook yazılımı size, içeriğinizi ve durumunuzu değerlendirerek bir öneri teklifleri sunar. Reklamlarınızı yayınlamadan önce bu teklifle ilgili yardım konularını incelemenizi tavsiye ederiz. Çünkü yanlış ayarlamalar reklamlarınızdan yeterince verim alamamanıza, dolayısıyla zarar etmenize yol açabilir. Tıklamalar için ödeme yapabilmek için, reklamınızı oluştururken Facebook reklam yayınlama sayfasındaki ” Gelişmiş Seçenekleri Görmek ” kısmından tercihinizi yapmanız gerekir. Bununla birlikte harici bir internet sitesinin reklamını yapıyor olmanız lazım. Zira görmekle tıklamak takdir edersiniz ki farklı eylemler. Görmek sadece kişinin sizin adınıza aşina olmasını sağlamakla beraber, kişinin ilgisini çekip bir tıklanma eylemi gerçekleştiriyorsanız ortada bir etkileşim sözkonusudur. CPC ve CPM nin ortak diyebilicegimiz ve tabiki dogal olarak reklamlarınızın optimize edilme kısmının geçerliliğidir. Aynı CPM gibi reklam içeriğiniz hedef kitlenize göre optimize edilerek amacınıza uygun olarak sitenize yönlendirme sağlanır.
Facebook reklamları vermeye karar verdiniz. Genel olarak bilgide edindiniz fakat hiç tecrübeniz ve bu tecrübeyi edinmek ugruna harcayacak paranız da yok. Bu konumdaysanız öncelikli olarak ana oyun sahanızdan yani Facebook’un kendisinden yardım almanız ilk tercihiniz olmalıdır. Zira Facebook kendisininden beklenilicek profosyonellikte, bu konularda hiçbir bilgisi olmayan standart kullanıcı için dahi sıfır noktasından, artık bu konuda adımlar atmış tecrübeli reklamverenlere kadar, her düzeydeki kullanıcıları için yardım, destek, ipuçları gibi bilgiler sağlamakta ve bunları hiç durmaksızın güncellemektedir. Yani Facebook yardım sayfalarını araştırmayı ihmal etmeyin. Kafanızda oluşan en ufak soru işaretini bile es geçmeden, cevabını bulmadan başka konuya geçmeyin. Yapacagınız en ufak bir kritik hata, size belkide zaman ve para açısından zarar olarak geri dönebilir. Öncelikle eğer deneyiminiz sıfır noktası ise, yani yolun henüz başında iseniz kullanıcı olarak size gösterilen, başkalarının verdiği reklamları inceleyin. En kısa ve öz reklamla en çok geri dönüşümü sağlamak sizin sorumlulugunuzdadır dolayısıyla en etkili reklam içeriğini hazırlamak için dogru adımları atmanız sizin lehinize olacak ve nihai amacınız olan para kazanma kulvarında başarınızı artıracaktır.
Leave A Comment